HABERLER
KOMEDİ DÜKKANINDAN SALİH KALYON 'UN ÇIKMA NEDENİ:

Peki Salih Bey, biraz da "Komedi Dükkanı"ndan, Tolga Çevik’ten söz etmek istiyorum... /_np/5515/6475515.jpg

- Etmeyelim!

Biraz önce "Ortak bir iş yaparken ’biz’ demek önemlidir. Ne yazık ki, bu meslekte bunu kimse söylemiyor" dediniz. Tolga Çevik’le de yaşadığınız sanırım buydu... Yani ortak bir projeyi Tolga Bey sahiplendi ve ilişkiniz bitti.

- Evet, Tolga "Ben" dedi ve bitti...

"Komedi Dükkanı"nın fikir babası kimdir?- "Komedi Dükkanı"nın TV8’deki çekimleri başlamadan 1,5 ay öncesinden bir araya geldik. Ne yapacağımız konusunda fikir alışverişi başladı. Düşünüldü, tartışıldı ve ortaya bu proje çıktı. Ve beş bölüm sonra jenerikte "Bu konsept Tolga Çevik’e aittir" diye bir yazıyla karşılaştım. Birlikte yapılan işe Tolga tek başına sahip çıkınca, ben de kendisine başarılar diledim.

 

Madem bu işte sizin de emeğiniz var, neden hakkınızı aramadınız?- O saatten sonra bir şeylerin peşine düşmek bana yakışmazdı. Çünkü ben çok üzüldüm. Yapacak başka bir şey yoktu.

 

Nasıl olmaz, mutlaka vardır... Neyse, neden böyle bir şey yaptığını sormadınız mı Tolga Bey’e?- Beş bölüm sonra "Konsept sahibi Tolga Çevik" yazısını görünce işime bir süre daha devam ettim. Sonra Tolga’ya "Neden böyle yaptın, neden jenerikte konsept sahibi olarak senin adın geçiyor?" dedim. O da bana "Ne yapalım abi, işi Sinan Çetin mi sahiplenseydi? O yüzden üstüme aldım" dedi. Bunun üzerine ben tutup da "Peki ben neciyim?" diye soramazdım. Bunu kendime yakıştıramazdım. Onun akıl etmesi gerekirdi.

 

TOLGA’YI SİNAN ÇETİN KONUSUNDA UYARDIM AMA O...

Bence bu konsepti ilk oluşturduğunuz zaman oturup yazılı bir anlaşma imzalamanız gerekirdi...- Biz bir araya geldiğimizde ortada bir senaryo falan yoktu. Ortada hiçbir şey yoktu ki, sözleşme, anlaşma yapalım. Ayrıca bizde söz anlaşmadır. Biz böyle gördük, böyle terbiye aldık... Kaldı ki, bu projede uzaktan konuşan arkadaşın, yani Fırat’ın da büyük katkısı vardır. "Şunu koyalım, bunu yapalım, şöyle olsun" diye üç kişi konuşa konuşa bu işi ortaya çıkardı. Sonra boyut değişti. Çok irdelemeye gerek yok. Atı alan da Üsküdar’ı geçti.

 

Ama program TRT’ye geçince olay, "Ganimeti paylaşamadılar" durumuna geldi.- Tabii bu da çok üzücü... Şimdi olayın o kısmında benimle hiç sözleşme imzalanmadı. Tolga, TRT’ye gidip konuşmuş, etmiş. Olay zaten "Bu iş Tolga’nın işidir, Salih de orada figüran bulunuyor" durumuna geldi. Hiç muhatap alınmadım. Yani Sinan Çetin’in hazırladığı sözleşmeyi Tolga Çevik imzalamış. Ben o sözleşmeyi imzalamadım.

 

Tolga Bey sizden habersiz Sinan Çetin’le mi anlaşma yaptı?- Tolga, Sinan Çetin’le yani Plato Film’le bir anlaşma yapmış. Ve Plato Film’in yaptığı bu sözleşmede "Ben alırım, satarım, bu programı başka yerde kullanırım, reklamda da kullanırım, ’Komedi Dükkanı’nı her yere satarım, her şekliyle kullanırım ve size artık bundan bir ödeme yapmam" gibi maddeler vardı. Bu resmen kölelik anlaşmasıydı. Bizim hiçbir hakkımız yoktu. Bu kardeşimiz uyanıklık yaparak bir şekilde işi üzerine geçirmişti. Bütün bunları Tolga’ya söyledim. Ben ona yardımcı olmaya çalıştım, o ise... Neyse boşverin...

 

Nasıl yardımcı olmaya çalıştınız?- Sinan Çetin’in hazırladığı anlaşmayı gösterip, "Bak Tolga, bu adam her şeyi ile bu projeyi satın alıyor. Bu işin eser sahibi biziz, bu adam üstüne alıyor. Senin baban avukat, git bu sözleşmeyi ona göster, yanlış yapıyorsun" dedim. Gitti babasına gösterdi, beş bölüm sonra da jenerikte "Konsept sahibi Tolga Çevik’tir" diye yazı çıktı. Meğer biz arkadaşa fikir vermişiz. Bundan sonra ben hangi davanın peşine düşeceğim, ne davası? Bu bana yakışmaz. Bir iş severek yapılır. Bana fazla para verselerdi, aynı sevgiyle bu işi yapabilecek miydim, hayır... Bir sürü arkadaşım beni eleştiriyor, "Tam para kazanacağın zaman bu iş bırakılır mı? Duyguyla işi karıştırma, al paranı geç" diyorlar. Ama ben tiyatro yapıyorum ya! Ben duygularımla yaşıyorum. İşadamı ya da tüccar değilim ki. Her şey para değildir. Al işte, yapmıyorum da ne oldu? Öldüm mü, battım mı? O arkadaş da şimdi çok para kazanıyor, ne oldu, çok mu mutlu?

 

Yani Tolga Bey bir tüccar, işadamı gibi davrandı bu işte... Duygusal bakmadı... /_np/5530/6475530.jpg- Tabii... Sinan Çetin gibi bir ağabeyi var, bir örneği var önünde yani. Benim örneğim onlar değil. Aslında bu gençlere de kızmıyorum. Biz ağabeyleri olarak bu çocuklara ne verdik ki karşılığını bekliyoruz? Onlar da doğal olarak etraflarında kimler varsa, onları örnek alıyorlar. Buna ihtiyaçları var çünkü...

 

Ben onun için

"Özal çocuğu"

diyorum

- Tolga Bey’e "Özal çocuğu" dediniz. Biraz açalım mı?Evet. öyle. Neden bunu dedim,  çünkü rahmetli Turgut Özal topluma şunu öğretti: "Politikayla uğraşmayın, kafayı kullanın, kısa yoldan köşeyi dönün. Anayasayı bir kere delersen bir şey olmaz." Bak delik açıldı, içeri daldılar. İşte ülke bu hale geldi.

 

- Peki Tolga Bey’e hálá kırgın mısınız?Hiç kırgın değilim...

 

- Hiç konuştunuz mu?Hiç konuşmadık da, karşılaşmadık da... Atı alan Üsküdar’ı geçmiştir, dava bitmiştir... Ben yine gençlerle güzel şeyler yapacağım. Bir takım projelerim var

 _________________________________________________________

Tolga Çevik'le Birlikte Banka Bile Soyarım!

 
(Ali SunaL Röportaj..)
 
 Komedi Dükkanı'nda Tolga Çevik'e eşlik ettiniz ve performansınız çok beğenildi...Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

 Evet; gerçekten çok olumlu tepkiler aldık. Ben Tolga Çevik ile her şeyi yaparım. Çağırırsa, onunla banka bile soyarım. (Kahkahalar) Çok seviyorum onu. Şahane bir elektriğimiz var. Sahnede Tolga ile birlikte bir şey yapınca, çok mutlu oluyorum.
* Size, "Onunla her şeyi yaparım" dedirten başka isimler de var mı? Şener Şen ve Haluk Bilginer'le her projede rol alırım. Oya Başar ve dizimizin yönetmeni Hakan Algül de, birlikte her işte keyifle yer alabileceğim isimler. Zaten Oya Abla'nın elinde büyüdüm ben. 

______________________________________________________________


Tolga Çevik Söz Sende Programında Balçiçek Pamir'in sorularını yanıtladı.

Komedi Dükkanı'nın tiryakisi olduk. Biraz anlatır mısınız, nasıl başladı?

Sinan Çetin televizyona bir şey yapmam istedi. "Ne yapalım?" derken, sürekli toplantılar yaptık. Bir gece benim aklıma geldi. Yönetmen orada bir tampondu. Sahnede bir şey yapamazsam ben işaret edecektim. Ama olay bambaşka bir hale geldi.

 

O kadar çok izleyeni oldu ki, farklı kanallara geçti, turne oldu. Hatta Okan Bayülgen, "Bu benim formatımdır" dedi..

Öyle şeyler söyleniyor. cevap vermek gibi bir tarzım yok. O benim büyüğümdür, bazı şeyleri zamana bırakmak benim daha çok hoşuma gidiyor. Onlara nazaran genciz. o yüzden çok fazla söz söylemek yakışmaz. Böyle olması gerekir diye düşünüyorum. Umarım ileride gençler de bana böyle davranır.

 

Konservatuara girememe durumu varmış. Niye seni konservatuara almadılar?

İlk başta ben de öyle düşündüm. İsmimi listede göremiyince küstüm. Sanıyorum ki herkes beni bekliyor. 18 yaşında insan böyle düşünüyor. Yıllar geçtikçe dedim ki "Ben o gün herhalde iyi değildim"

 

Ama senin deyiminle konuşamayanları, pepe olanları bile almışlar.

Ben onu zaten ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. Belki öyleydi ama çok güzel oynamıştı. Onu da bilemiyorum. İnsan olgunlaştıkça böyle şeylere daha farklı yaklaşıyor. Demek ki ben orayı hak etmedim. Bence kaderim açısından iyi de oldu. Bambaşka bir yere geldi olay.

 

Amerika'ya gidiş de çok ilginç olmuş değil mi?

Artık son çare. Çünkü ben bu işi yapmak istedim. Baktım ki burası çok zor bir ülke . Bizim branşta ortaya çıkman için çok debelenmen gerek. Bunun için de sağlam bir yol seçmen lazım. Bu iş okumadan olmuyor. Yeditepe oyuncularıyla kursiyerlik yaptım bir dönem. Göksel Kortay'ın eline düştüm.

 

Tomy Lee Jones ve Roben Williams, çok önemli hocalar. Nasıldı onların dersleri?

Onlar bize ayda bir kere derse geliyorlardı. Çünkü orada enteresan bir sistem var. Onlar çok astronomik rakamlar aldıklar için devlet de diyor ki "Siz eğitime katkıda bulunun, ben de sizin verginizden düşeyim" İki tane Oscarlı oyuncu, valla çok güzel insanlardı, ne diyeyim. Bir kere kompleksiz insanlardı, hocalık diye bir durum yok.

 

Ne öğrendin?

Benim hayatımdaki mihenk taşlarından bir tanesi, Tomy Lee Jones'un şöyle bir cümlesi vardı: "Bir kişi mezun olamaz, o da oynayan kişi" Çok ciddi bir laftır bu. Biz de o yolda yürüdük, çıktık.

 

Bir cümleni daha hatırlıyorum, "Oldum dediğim an biterim"

Bu çok bilinen bir şey zaten. Herkesin düştüğü bir tuzaktır. "Çok iyi yaptım" dersiniz, sonra...

 

Cem Yılmaz'ın kız kardeşiyle birliktesiniz, her erkeğin kız arkadaşını güldürme gibi bir misyonu var ya, "Bir dakika ya" dediniz mi?

Ben başta bilmiyordum. "Bir oyuna gideceğim" dedi bana, "Hangi oyun?" dedim. Ben Cem Davran sandım. Sonra bir gün BKM'de buluştuk(Ben o zamanlar BKM'deydim)...

 

Bir de çok eğlenceli bir isteme durumu yaşanmış.

Normal iki aile değil, o yüzden çok eğlenmiştik.

 

"Avrupa Yakası'nda ben antrenmandayım, kendi maçıma Komedi Dükkanı'nda çıkıyorum" demiştiniz.

Tabi orada çok muhterem ve kalemi çok kuvvetli bir yazarımız var. Ben onun bana sunduğu şeyi birazcık kızartıyorum.

 

"Yüzde yüz bir şey katmıyorum" diyorsunuz.

Mümkün değil, katamazsınız. Çok güzel yazıyor, oraya bir şey katmaya çalışmak lüzumsuz bir çaba. Komedi Dükkanı'na ve aileme biraz daha vakit ayırma arzusu...

 

"Hümeyra gittiği için Tolga ayrıldı" dendi.

Böyle şeyleri söylemeyi seviyorlar. Öyle bir şey yok. Ben zaten sezon sonunda sinyallerini vermeye başlamıştım. Çok yorulmuştum. Yazın da turneye çıkınca bu sezon yapacak halim kalmadı.

 

Komedi Dükkanı'nda her şey o anda mı oluyor, hakikaten?

Valla bunu misafirlere sormak lazım. Bunu nasıl ispat edeciğim, bilmiyorum.

 

Peki sen en çok kime gülüyorsun?

Karıma gülüyorum. Ben gene şakamda hesap yapıyorum da onun perdesi yok, biraz çılgındır. 
______________________________________________________________
Türk Tiyatrosu ‘Kavuklu ve Pişekar’ını buldu

‘Komedi Dükkanı’ cuma akşamları tv8’de yayınlanan ve benzeri olmayan bir komedi tiyatrosu. Televizyonda “nasıl farklı oluruz?” düşüncesiyle yola koyulan ve sadece 3 ayda topladığı büyük ilgiyle dünya turnesine çıkma hazırlığı yapan bu dükkanın oyuncuları, televizyonların yeni yıldız ikilisi, Salih Kalyon ve Tolga Çevik’le konuştuk

Güldürmek zordur. Bunu başarabilen çok az insan vardır. Televizyon ekranlarında da şöyle aklı başında bir ‘güldürü’ programına rastlamak neredeyse imkansız-dı... tv8’de öyle bir program var ki hem kaliteli hem de özgün. Üstelik güldürüyor! Adı: ‘Komedi Dükkanı’. Programın kahramanları tipten tipe giren, yılların usta oyuncusu Salih Kalyon ve son dönemlerin en başarılı oyuncularından Tolga Çevik. Onlara eşlik edenlerse göremediğimiz ama duyduğumuz yönetmenleri ve seyircileri. Programda doğal, samimi, içten ve gerçek dünyadan bihaber iki adamın halleri işleniyor. Bir hafta Don Kişot ve Sanço Panço, bir hafta Nasrettin Hoca ve başka bir hafta da Matrix oluyorlar… Program öyle çok sevildi ki sadece televizyon programı olmaktan çıktı ve tiyatro haline geldi. Plato Film Okulu Sinema Salonu’nda sahnelenen oyunun 6 aylık biletleri şimdiden satılmış durumda. Üstelik program turneye çıkmaya hazırlanıyor. Bu kadar çok izlenen hatta yılbaşı gecesi canlı olarak TRT’ye konuk olan programın kahramanlarıyla buluşmak için geç kaldım diyerek yollara düştüm. Soğuk bir havada, sıcak bir röportaj gerçekleştirdik…



Siz daha önce birçok projede bir arada yer aldınız ama ‘Komedi Dükkanı’ çok farklı bir çalışma. Bu proje ve birliktelik nasıl doğdu?

Tolga Çevik: Plato Film “bir şey yapın” dedi, biz de “ne yapalım?” dedik. Komedi ağırlıklı bir program olsun istedik ama bunun çok örneği var… Nasıl farklı bir şey yapabiliriz diye 1,5 ay kadar çalıştık. Kafamızda bir şeyler belirdi, deneme çekimi yaptık ve etrafımızdakiler çok güldü. Bu durumda aklımızdaki şeyin doğru bir taslak olduğuna karar verdik. Bu format kendiliğinden ortaya çıktı.

NE YAPTIĞIMIZI BİLMİYORUZ


Dünyadan bihaber iki kişi sahnede ve rol yapmaya çalışıyorlar. Kendiliğinden komedi çıkıyor ortaya. Bir metin yazarınız var mı?

T.Ç.: Cem Yılmaz’ın abisi Can Yılmaz konsept danışmanımız. Bizi çok iyi tanıdığı için bir şeyler yazıyor ama onun yazdığını daha oynayamadık, beceremedik! Elimize yüzümüze bulaştırıyoruz. Bu çok daha eğlenceli oluyor. Biz kendi bildiğimizi yapıyoruz sahnede. Bir metin üzerinden doğal oynuyoruz. Doğaçlama olması insanlara eğlenceli geliyor. Can bizi tanıdığı için bulduğu konular çok dişi oluyor, fikir getiriyor ve biz de oynuyoruz.

Salih Kalyon: Bu proje doğaçlama olduğu için bu kadar başarılı oldu zaten. Özgün bir proje ve Tolga’yla sahnede saçmalayan tiplemeler yaratıyoruz.


Bu, birlikte ilk televizyon projeniz mi?

S.K.: Beşiktaş Kültür Merkezi’nde oynadık birlikte. Sinema projelerinde de yer aldık. İkili olarak televizyon anlamında ilk projemiz. Aslında yaptığımız işi anlatmak çok zor.

T.Ç: Aslında ‘Komedi Dükkanı’nda ne yaptığımızı bilmiyoruz. İşin keyfi de burada zaten. Programı çekiyoruz, bittikten sonra; nasıl geçti anlamıyoruz. Hakikaten ortada bir şey olmayınca, çok zor bir durum! Bir de para verip bilet alıp gelen bir seyirci var karşınızda. Onları memnun etmeniz gerekiyor. İnsanlar para verince, olayın boyutu çok değişiyor ama Allah’a şükür bugüne kadar utandırmadık onları!


Tiyatrolar bile artık bu kadar kalabalık değil, sizin seyirciniz günden güne artıyor. Forumlar açıldı, herkes sizi konuşuyor. Bugüne kadar yapılan işler içinde ‘Komedi Dükkanı’ çok özel ve farklı bir yerde duracak gibi…

S.K.: Hayat fazlasıyla yorucu zaten. Ekonomik sıkıntılar, televizyonda izledikleri vurdulu, kırdılı işler, diziler vs. Bizim programımız bu yorgunluk içinde insanlara bir nefes aldırdı. İnsanların gülmeye ihtiyacı var ve onları güldürüyoruz.


Yıllardır sahnedesiniz; tiyatro, dizi, dram, komedi birçok projede yer aldınız. Bu projeyi nasıl değerlendirirsiniz?

S.K.: Ben ayırım yapmıyorum. Bize öğretilen, oyuncu her rolü her durumunda oynayan kişidir. Seçim şansımız yok.


Keyif aldığınız tarz komedi mi?

S.K.: Evet, insanları güldürmek önemli. Tabii düşündürmek de!

T.Ç.: Seyirci için de meşakkatli bir şey. Tiyatrodan bir şey alabilmen için tiyatroya gitmen gerekir. Ona üşeniyor galiba insanlar. Televizyonda daha kolay, ayağını uzatıp ne kolaysa onu alıyorlar.

S.K.: Biz ‘Komedi Dükkanı’nda insanları eğlendirebiliyorsak, hoşça vakit geçirtebiliyorsak, dinlendirebiliyorsak bizi mutlu ediyor. Biz de onlarla birlikte yorgunluğumuzu atıyoruz aslında. Mutlu olup mutlu ediyoruz. Otobüste, dolmuşta, yolda giderken, dalgın giden bir insan; birdenbire sizi görünce gülmeye başlıyor. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Komedi çok daha fazla tercih edilen bir tür.

KOMEDİ RİSKLİDİR


Aslında “komedi yapmak zor” derler, öyle mi sizce de?

S.K.: İnsanlar dramı zaten yaşıyorlar kendi hayatlarında. Bir de biz kalkıp tiyatroda, dramla artı bir yük yüklersek, yakışık almaz. Zaten yoruluyorlar…

T.Ç.: Dramda bir şeyleri 20 sene boyunca anlatabiliyorsunuz. Araya 5 sene bir boşluk giriyor sonra bir daha dram oynayabiliyorsunuz. Komedinin böyle bir riski var. Komedide bir projeye bir kez başladığınız zaman, saatiniz geri saymaya başlıyor. Doğru komedi yaparsanız; zamanı çok iyi kullanıp, araya başka proje sığdırabilirsiniz. Zamanınızı iyi kullanamazsanız çok çabuk tüketiyorsunuz ve bir daha size gülmemeye başlıyorlar. Komedi çok riskli, dram o kadar değil bence! Bizim ‘Komedi Dükkanı’nın öyle bir avantajı var; bizde şaka yok. Şaka yapmadığımız için de son kullanma tarihimiz yok. Bizim şimdi DVD’miz çıktığı zaman 20 sene sonra da bize gülebilecekler. Şaka yok, durum komedisi var ortada. O durum 100 sene sonra da komik olacak. Durum komik ve biz oradan kurtarıyoruz.


Başarısı da burada zaten galiba… Bir tiyatro sahnesi, seyirciler var; ama yaptığınız televizyon programı. İzleyici için farklı, sizin için de farklı mı?

T.Ç.: Eşimle, dostumla neye gülüyorsam, sahnede de ona gülüyorum. Bir de seyirci buna eşlik ediyor. Bu noktada ortak dilimiz, eğlenerek gülmek. Güldüğüm şeylere insanlar gülüyor; demek ki çok da yanlış şeylere gülmüyormuşum bugüne kadar… İşte bu yüzden çok özel bir yerde ‘Komedi Dükkanı’!


Çok popüler bir ‘ikili’ oldunuz. Bundan sonraki projelerde de bu ikiliyi görecek miyiz?

T.Ç.: Bu aslında çok önemli bir mesaj olmalı çoğu kişiye. Bizim mesleğimizde jenerasyon farkı nedeniyle, birçok insan birbirini fazla beğenmez. Eskiler yenilere laf eder, yeniler eskileri beğenmez. Sürekli eleştiri vardır. Bence bizim Salih Abi’yle kurduğumuz ortaklık çok güzel bir cevaptır bu konuşulanlara. İki ayrı jenerasyon aynı sahnede ve sadece ikisi olarak çok da güzel uyuşuyor!

GÖRÜNMEZ YÖNETMEN, SEYİRCİNİN SÖZCÜSÜ


İkili harika da bir de çok merak edilen ‘tatlı bela’ bir yönetmen var sadece sesini duyduğumuz. Kimdir, necidir; merak ediyoruz onu da?

S.K.: İki tane çok bir şey bilmeyen adamı ortaya atarsanız, bu çok fazla komik olmaz. Seyirci sesi olabilecek birinin olması gerekir diye ben istedim. O, zeki seyircinin sesi. Mantıksızlıklar yüzünden çıldırmış seyircinin sözcüsü. O matematiksel olarak bizim sağlamamız. ‘Komedi Dükkanı’ ne zaman biterse o zaman görünecek ve kim olduğu ortaya çıkacak. Ama buymuş diye değil bambaşka sürpriz var son bölümde!


O halde ne zaman göreceğiz kendisini? Yani, projenize biçtiğiniz ömür ne kadar?

T.Ç.: Şu an Avrupa turneleri bağlanıyor ve sonra dünya turnesi. Bu gider bence... Benim kafamda sadece 1,5 yılı hazır. Periyodu sürekli kafamda hesaplıyorum. Fakat güzel şeyleri de tadında bırakmak lazım.


Bu proje çok özgün ve benzeri yok gibi, siz nasıl tanımlıyorsunuz?

T.Ç.: Bizim yaptığımız şey aslında Kavuklu ve Pişekar’dır. Bir doğaçlama; ortaoyunu yapar gibi... Biz modernleştirip, iki karakter yarattık. Başka bir şekilde yorumladık. Aslında biz de seyirciyi dahil ederek yapıyoruz bu işi.



--------------------------------------------------------------------------------



Tolga Çevik’in gözünden Salih Kalyon

Ona dair ne söyleyebilirim ki! Salih abi bir zamanlama üstadı. Komedide zamanlama çok önemli bir şey, biz bu işi zaten onlardan öğrendik. Onunla karşılıklı oynadığım için çok şanslıyım. Bu durum bize kuvvet veriyor ve biz bu kuvvetle daha devam ederiz.

Salih Kalyon’un gözünden Tolga Çevik

Tolga’yı kardeşim olsa ancak bu kadar sevebilirdim. Güzel bir ağabey-kardeş ilişkisi var aramızda. “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” derler ya, o yüzden söylemekte zorlanıyorum. Çok seviyorum Tolga’yı ve birlikte iş yaptığımız için de çok mutluyum. Bu işi iyi ki birlikte yapıyoruz, bir başkasıyla zor olurdu gibi geliyor bana. İkili yapılan işler zordur. Ortaklıklarda işin içine her şey girebilir, bazen dostluk bozar. Aynı sahneyi paylaşmak zordur. Herkes ‘ben merkez’ olmak ister, ‘ben varım’ der, biz de bu yok! Biz varız sadece!

60’ların özgürlük duygusu tiyatroyu besliyordu


Salih Bey, oyunculukta 45. yılınıza doğru gidiyorsunuz. Neredeyse bir ömür; sizin için nasıl geçti bu süre?

Rüzgar gibi… Profesyonel olarak 64 yılında başladım. Sahneye ilk çıktığım günü hatırlıyorum: 29 Ekim’di, Cumhuriyet Bayramı ve benim için çok özel bir gündü. Dolu dolu, güzel geçen yıllarım oldu. Dolu sahneler, seyirciler gördüm. AST’ta başladım, şanslıyım ben. Gönül istiyor ki ülkenin insanları da mutlu olsun. Bu aralar, çok üzülüyorum halkın duyarsızlığına. Meslek olarak ben iyi bir dönemdeyim ama ülkenin gidişatına üzülüyorum. Nasıl moralli olabilirim ki? Bunlara rağmen moral vermeye çalışıyoruz.


AST, Türk tiyatro tarihinde çok önemli bir dönem...

60 dönemi… Bugüne kadar bize yakışan, Türkiye’de yazılmış en önemli anayasa… Çağdaşlığın getirdiği özel bir ortamda tiyatro yaptık biz. Düşünce özgürlüğünden bir Ankara Sanat doğdu. Giderek geriye kaydı bu ve günümüze geldik. Ne güzel bir armağan verilmiş bize! Atatürk’ün armağanı: “Ümmet olmayı bırakın, insan olun” denilmiş. Halkımız, şimdi ümmet olmaya çalışıyor. Tüm bunlar olurken ‘neyin sanatı’ diye de düşünmeden edemiyor insan! Atatürk sadece bana umut veriyor.

______________________________________________________________


MTV TÜRKİYE'NİN GENEL YAYIN YÖNETMENİ OLAN OĞUZ KOLOĞLU, KANAL D'DE BEYAZ SHOW'U HAZIRLADIKLARI DÖNEMİ HATIRLATARAK, TOLGA ÇEVİK'İN 'KOMEDİ DÜKKANI' PROGRAMININ BENZERİNİ DAHA ÖNCE YAPTIKLARINI SÖYLEDİ. BEYAZ İSE YORUM YAPMADI.

Kanal 1'de Dilara Endican'ın sunduğu 'Nereden Nereye' programının bu haftaki konuğu Beyaz idi. Beyaz'a sürpriz yapan isimlerden birisi de Oğuz Koloğlu oldu.

Koloğlu, son dönemde yaşanan bir tartışmaya da farklı bir bakış açısı getirdi. Tolga Çevik'in Komedi Dükkanı programının formatını kendisinin bulduğu açıklaması üzerine Okan Bayülgen de fikrin kendisine ait olduğunu ve Engin Günaydın ile birlikte daha önce yaptıklarını açıklamıştı. Bu tartışmalar sırasında Beyaz'ın show programındaki 'Beyaz atlı prens' skeçlerine de gönderme yapılmış ancak Beyazıt Öztürk, bu konuda suskun kalmayı tercih etmişti.

Cevap bu kez Beyaz'dan değil ama o dönem Kanal D'de program koordinatörlüğü yapan Oğuz Koloğlu'ndan geldi. Koloğu, Beyaz Show için 70'e yakın tipleme yarattıklarını hatırlatarak şu ifadeyi kullandı: 'Şimdi arkadaşlar konuşuyorlar. Benim fikrimdi, mahkemeye vereceğim, bilmem ne... Bunların hepsini biz 'Beyaz Atlı Prens' diye Beyaz Show'da yaptık daha öncesinde. Herşeyi yaptık. Herşeyi yaptığımız için o yüzden ben şöyle düşündüm: 'Ben artık talkshow yapmayayım. Çünkü şapkadan çıkacak tavşansayısı belli.'

Oğuz Koloğlu'nun bu sözlerine Beyaz herhangi bir cevap vermemeyi tercih ederek yine sessiz kaldı. 

______________________________________________________________

Komedi Dükkanı programı ile halkın büyük beğenisini kazanan Tolga Çevik, ünlü olmanın mütevaziliği azaltmaması gerektiğini belirterek, tevazunun önemine işaret etti.

Tolga Çevik, Kanal 1'de ekrana gelen Filiz Akın'la Pazar Sohbetleri programının konuğu oldu.

Anne ve babasının kendisi için hayattaki denge unsurları olduğunu belirten Tolga Çevik, evlilik müessesesinin çok zor olduğuna değindi. Ailesinden hep destek gördüğünü anlatan Çevik, küçüklüğünden itibaren birilerinin kendisini alkışlamasını çok arzu ettiğinden bahsetti.

Oyunculuk sevdasının orta okul yıllarında başladığına değinen Çevik, ünlü olmanın mütevazi olmayı ortadan kaldırmadığına değinerek şöyle konuştu: "İnsanın asıl savaşı sabah kalktığı zaman aynada kendisiyle olduğu için, yani kime nasıl bir şey oynadığınız o zaman pek para etmiyor. Kendi kendinizle baş başa kaldığınız zaman asıl gerçek sizi tevazu dolu olmaya sürüklüyorsa bence bunun karşılığını oynamamak lazım."

"Bu tarz yaşam biçimini biz sizlerden örnek aldık" diyerek Filiz Akın'ın mütevazi yaşamına vurgu yapan Tolga Çevik, mütevaziliğin bugün öğrenilecek bir durum halini aldığını, aslında normal, olması gereken bir şey olduğunu belirtti.


______________________________________________________________

Tolga%20Çevik%20Röportajı

Formatını kendi yarattığı “Komedi Dükkanı”nda Salih Kalyon ile beraber doğaçlama performans sunan Tolga Çevik, Elle dergisine konuştu.Kendilerini canlı olarak izlemek isteyenlerin sıraya girdiğini söyleyen Çevik, “13 bin kişi bizi izlemek için sırada bekliyor. Dubai’den gelenler, yurtdışından gelişini programa denk getirmeye çalışanlar da var” dedi.

“Avrupa Yakası”nın Sacit’i Tolga Çevik, bir süredir de TV8’de yayınlanan “Komedi Dükkanı” ile gündemde… Formatını kendi yarattığı bu programda Salih Kalyon ile birinci sınıf doğaçlama bir performans sunan oyuncu, Elle dergisine verdiği röportajda “Şu an 13 bin kişi bizi izlemek için sırada bekliyor” dedi.

“Avrupa Yakası” ve “Komedi Dükkanı”. İkisi bir arada nasıl yürüyor?
- “Komedi Dükkanı” benim bulduğum bir format olduğu için benim üzerime kurulu. Diğeri takım oyunu. Bir hamur olmak ve üsluba uymak zorundasınız. “Avrupa Yakası”nda antreman yapıyorum, “Komedi Dükkanı”nda kendi maçıma çıkıyorum.

“Komedi Dükkanı”nda kendinizle çok fena dalga geçiyorsunuz. Bu yeni nesil Türk komiklerinin pek girmediği bir alan…
- Sahnede olmak için zeki bir insan olmalısınız. Zeki adam sahnede ne yapacağını bilir. Bulduğumuz formatta iki tane zeki adamı bir araya getirip sahnede gerizekalıyı oynatıyoruz. Seyirci seyrederken bizim gerizekalı olduğumuzu sanmasın diye de bir üçüncü kişi olarak yönetmenin dış sesine yer veriyoruz. İlk 12 bölümde seyirci, “Bu herifler ne kadar salak” diye düşünürken şimdi bizim arkamıza geçti.

Sizi tiyatro sahnesinde izleyen küçük grupla sıcak bir ilişkiniz var. İkinci grupsa bu programı evlerinde beyazcamdan izleyenler. Dengeyi nasıl kuruyorsunuz?  

- Sahnede dibimize gelen seyirciyle evdeki seyirci arasında bir bağ kuruyoruz. Oyuna gelen seyirciyi öyle bir çıldırtıyoruz ki, televizyon başındaki “Biz de gidelim şunları izlemeye” diyor. Bütün derdimiz o zaten, çünkü ben de seyirci görmek istiyorum. Tiyatro kökenli olduğum için sadece kameraya bakmak bana o kadar zevk vermiyor. Formatı denemek için piyasadaki arkadaşları seyirci olarak getirdik ve 64 kişilik bir salonda çektik ilk kez. Seyirciler ikinci programdan itibaren bilet almak istedi ve şu an 13 bin kişi sırada bekliyor. Dubai’den gelenler, yurtdışından gelişini programa denk getirmeye çalışanlar… Yakında dünya turnesine de çıkacağız. İnsanlar programı yabancı arkadaşlarına da seyrettiriyorlar ve anlamadıkları halde çok güldüklerini söyleyen yabancı lisanda mail’ler geliyor. Charlie Chaplin durumu yani.

Siz ne kadar eğleniyorsunuz program esnasında?
- Çoook. Benim hayatım bu. 12 yıldır bu işteyim ve en çok inandığım şeyi yapıyorum. Türk sinemasında Ses Dergisi yarışmasında star olan birinden komedyen çıktı mı? Hayır. Komedyen olmak tiyatro kökeni ve adap gerektirir. Sadece kameraya bakarak oynayan insanlar burunları havada gezer, çünkü hiçbir zaman seyircinin gözüne bakmamışlardır. Oysa tiyatro adabınız varsa, seyircinin sizi sevişini, sevmeyişini yaşadıysanız, bu işin matematiğini çözersiniz.

Oyunculuk skalanız epey geniş. Trajedi ve dram oynarken neden komediyi seçtiniz?
- Programdan salondaki seyirciyi çıkarın, herkes halimize ağlar. Durumun komediyle hiç ilgisi yok, gerçekten çok acıklı iki insan var. Bir tanesi 65, diğeri 35 yaşında hiçbir şey olamamış iki zavallı. İnatla da bir şeyler yapmaya çalışan, “loser” iki insan… Ayrıca hayatımda çocuklarımın olduğu ve rahatlamak istediğim bir dönem. Benden komik şeyler görsünler ve içleri açılsın. Sonra ne yaptığımı anladıkları zaman belki tekrar drama dönerim.

Amerika’da tiyatro eğitimi almak sizi nasıl etkiledi?
- Burada konservatuvarı kazanamadım. Bizdeki sistem çok saçma, zaten iyi oynayabilecek adam niye gitsin ki okula? Amerika’daysa sizdeki hamuru görürler ve öğrenmeyi öğrenirsin. Türkiye’de oyuncular hocasından ayrılınca topal olur. Sahnede ya ağlar gibi yaparsın ya da gerçekten ağlarsın. Ben ağlamayı seçiyorum. Gibi yaparsanız, seyirci de sizi seviyormuş gibi yapar.

Komedyenler politik espriler yapardı. Bunun modası geçti mi artık?
- Ben 1974 doğumluyum ve apolitik bir insanım. Tek politik görüşüm: “Herşey daha güzel ve insanca olmalı!”

Peki “Komedi Dükkanı” size çok para kazandırdı mı?
- Salak değilim tabii, para kazanmıyorsam niye yapayım? Yine de trilyonlar kazanacak hale gelmek için programın miyadının dolmasını beklemeyeceğim. Bir şey üretip üzerine yatarsanız bir gerizekalı gibi yaşarsınız. Bu tembelliktir.

Başarının sırrı ailede yatar

Genç yaşta iki çocuk sahibi olmuş mazbut bir aile babası olarak, şöhretli Türk erkeği tipolojisine uymuyorsunuz.
- Şöhret çok şaka bir şeydir. Başarının sırrı ailede yatar. Aile olayını kuramamışsanız geçmiş olsun. Bizde öyle şeyler de aradılar; Beyoğlu’nda Engin Günaydın’ın evinden çıkıyorum, “Yengenin haberi var mı?” diye soruyorlar. Eşim ünlü bir aileden geliyor, ama umrunda bile değil, çünkü o taraklarda bezi yok. Onun işi benimle. Yaşıtları Bağdat Caddesi’nde gezerken o 25 yaşında iki çocukla uğraşıyor. Oğlumuz (Tan) 2,5, kızımız (Tuna) 1,5 yaşında. Yanlış bir birliktelik hayatımı altüst edebilirdi ama benimki çok doğru bir birliktelik. Şu anki durumum onun müsamahası ve özverisinin bir sonucu çünkü biz bir takımız. Benim örneğim 50 senedir evli olan Gazanfer Özcan. Bizim aile yapılarımız da bunu gerektiriyor. Sanatçılık senin işin, sanatçı yaşam tarzı filan, bıraksınlar bu işleri. Biz bayramın birinci günü onun ailesinde, ikinci günü bizim taraftayız. Bunu seviyoruz…

______________________________________________________________

“Avrupa Yakası”ndan sonra bu sezonun flaş programı “Komedi Dükkanı” ile güldürmeye devam eden Tolga Çevik: “Ağlamak bizim kanımızda var. Trajik bir şey yapmanız için trajik bir metni oynamanız yeter. Ama komedi yapmanız için çok sağlam ve seyirci kadar zeki olmalısınız. Seyirci her ‘komik’ şeyi yemez”

Plato Film-Sinan Çetin imzasıyla gerçekleşen ve tamamen Tolga Çevik’e ait bir proje “Komedi Dükkanı”. TV8′de yayımlanan programda sahneyi Salih Kalyon’la paylaşan Çevik, “Programımızda 74 yaşındaki bir amca ile 11 yaşındaki bir çocuk aynı anda gülüyor. Arada 63 yıl var ve aynı şakaya gülebiliyorlar” diyor.
Tolga Çevik’in hayatı bu sıralar bir çekimden diğerine koşuşturmakla geçiyor. İşini, özellikle de tiyatroyu çok seviyor. Ancak onun için eşi Özge, oğlu Tan (2,5) ve kızı Tuna’dan (1,5) oluşan “çekirdek ailesi” her şeyden daha önemli. “Arkadaşlarım tatilde nereye gideceklerini düşünürken ben acaba lise bittikten sonra evlenip baba mı olsam diye düşünürdüm” diyen Çevik, ailesi için tiyatrodan bile vazgeçebileceğini vurguluyor.

Bir açıklamanızda “Ailem için oyunculuktan vazgeçer, limon satarım” demiştiniz. Pek çok tiyatrocunun aksine “Ölümüne tiyatro” demeyen bir oyuncusunuz…
Evet. Hiçbir şey ailemin önüne geçemez, dolayısıyla illa tiyatroculuk yapmak zorunda değilim. Çok sıkışırsam başka bir iş de yaparım. “Tiyatrodan asla vazgeçmem” değil, “Ailemden asla vazgeçmem” derim hep. Evinde huzurunuz yerindeyse zaten işinizi yapabiliyorsunuz.

Sinema ve televizyonun yanında tiyatronun bambaşka bir yeri olmalı sizde de.
Tiyatronun önemini tartışmaya gerek yok. 2,5 senedir tiyatro yapmıyorum ama çok seviyorum. “Komedi Dükkanı”nı yapma nedenim de bu aslında. Hem televizyona iş yapıyoruz hem de karşımızda seyirci var. Sadece televizyon için bir iş yapmamamızın nedeni karşımızda seyirci görmek istememiz.

“Salih abiyi ben istedim”
Senaryosuz gerçekleşen bir program “Komedi Dükkanı”. İnsan zorlanmaz mı? Aklınıza espri gelmediği olmuyor mu hiç?
Oluyor tabii. İki saatlik bir program bu. İki saat hiç durmadan güldürürseniz, mucize yaratmış olursunuz. O zaman da zaten komedyen değil “peygamber” olursunuz. Mutlaka tökezlediğiniz, nefes aldığınız, daha da önemlisi seyirciye nefes aldırdığınız anlar oluyor. Seyircinin de durması, kendine gelmesi, tekrar enerji toplayıp size katılması lazım. Seyirci sizden önce yorgun düşerse o da bir dezavantaj. “Komedi Dükkanı” hayatımın en önemli projesi. Yüzde 100 benim olduğu için ayrı bir önem taşıyor.

Nereden aklınıza geldi böyle bir proje?
Plato Film’den bana “Televizyon için bir şey yapmak ister misin?” diye bir teklif geldi. Sinan Çetin “Stand up Kulübü” yap dedi. Ama bu bana çok ters. Stand up çok farklı bir şey. “Komedi Dükkanı” fikri geldi bir anda aklıma. Bir deneme çekimi yaptık ve bu format aldı başını gitti.

Salih Kalyon’la bu işi yürütmek sizin fikriniz miydi?
Evet. Salih abiyi ben istedim. Kafamda başarısız, hayatta tutunamayan, iki ayrı kuşaktan, iki ayrı zavallı karakter vardı ve şahane bir oyuncu olması gerekiyordu. Bu nedenle Salih abi aklıma ilk ve tek gelendi. “Öyle bir şey yapayım ki o da benimle gurur duysun” hissi oluyor. Ben onun öğrencisi sayılırım. Onu mahcup etmeyecek, onun da yüzüne tebessüm getirecek bir şey yapmaya çalışıyorum.

“Zavallı karakter” rolü üzerinize yapışır mı sizce?
Bu projede roller üzerimize yapışacağına insanlar aktörlüğümüzle ilgili daha güzel duygular beslemeye başladılar. Buna çok şaşırdım. Rolleri üzerimize yapıştırmadılar. İnanılır gibi değil. Hiç Türk psikolojisine uymayan bir şey.

Yönetmen size “Arkadaşım”, Salih Kalyon’a da
“Beyefendi” diyor. Oyunculuğa ilk başladığınız yıllarda da bu muameleyi görüyor muydunuz?
Ben çok şanslı bir oyuncuydum her zaman. Hiçbir zaman böyle bir muamele görmedim. Ama bu, kimse görmüyor demek değil. Bizim piyasa yeni başlayan bir oyuncu için çok zor ve yorucu olabiliyor.

“Hiç reklam yapmadık”
“Avrupa Yakası”ndaki Sacit’e “Aynı Mükremin” diyenler var. Bazı insanların tarzınızı, oyunculuğunuzu Yılmaz Erdoğan’a benzetmeleri sizi sıkıyor mu?
Hayır. Herkes yorum yapabilir. “Komedi Dükkanı”ndaki tarzımı da Engin Günaydın’a benzetenler oldu. Ama program yayımlandığında beni tebrik etmek için ilk arayan Engin Günaydın oldu. Şimdi ben bu yorumu yapana mı inanayım, Engin’e mi? Yorum yapanlara saygı duyuyorum, katılırım katılmam, o da benim yorumum. Ben altı ay sonra Salih abiye de benzeyebilirim. Çünkü beraber çalıştığınız zaman birbirinize benziyorsunuz.

Aslında “ağlamayı seven” bir toplumda komedi programlarının tutması sizce zor değil mi?
Doğru. Ağlamak bizim kanımızda var. Trajik bir şey yapmanız için trajik bir metni oynamanız yeter. Ama komedi yapmanız için çok sağlam ve seyirci kadar zeki olmalısınız. Seyirci her “komik” şeyi yemez. Dolayısıyla komedyen olmak biraz daha zor. Ağlayanı gördüğünüzde otomatikman bir ağlama duygusu belirir insanda. Ama gülen bir insan size çok saçma gelebilir. Ona gülmeniz için, komedyenin çok akıllı olması gerekir. Ya da yapılan işin çok akıllıca olması gerekir. Biz programımızla ilgili henüz hiç reklam yapmadık. Tamamen “kulak gazetesiyle” yayıldı varlığı. Olay budur işte. İstediğiniz kadar reklam yapın, işiniz kötüyse kulak gazetesi gerçeği söyler. Seyirciyi aptal yerine koymamak lazım. Seyirci zekidir, kumanda onun elindedir.

“Komedi Dükkanı” ne kadar sürecek?
En fazla bir yıl içinde bitirmeyi planlıyorum. Seyirciyi sıkmamak lazım.

Komedi ne durumda Türkiye’de? Örnek aldığınız komedyenler var mı?
Çok kişi var. Ben her gün Gazanfer Özcan’ın karşısında oturuyorum mesela. Örnek aldığım kişilerden biridir.

Yurtdışı projeleriniz var mı?
Olamıyor çünkü çocuklar çok küçük. Onları bırakıp uzaklara gidemiyorum. Bu nedenle tiyatro yapamıyorum bu sıralar çünkü turnelere gitmem gerekir. Ama tiyatroya iki yıl sonra süratle döneceğim.

Bugüne kadar canlandırdığınız roller içinde hoşunuza en çok giden hangisiydi?
Küheylan. 1997′de oynadığım oyundu bu. Böyle bir oyun bir daha da gelmez.

Günün birinde canlandırmak istediğiniz bambaşka bir karakter var mı?
Var. Bununla ilgili bir şey yazıyorum zaten. Bambaşka bir tarz, bambaşka bir rol olacak. İnsanlar ilgiyle seyredecek ama bizim piyasada olanların sinirleri de bozulacak. Amaç zaten onların biraz sinirini bozmak. Televizyonda, sinemada oynanan şeyleri artık değiştirmek lazım. Tekrar “Küheylan dönemi”ne döneceğiz inşallah. Yakın zamanda gerçekleştirmeyi planlıyorum bu projeyi.
______________________________________________________________

SKEÇLERİ DE CEM YILMAZ'IN KARDEŞİ CAN YAZIYOR... İşte Komedi Dükkanı'nın yönetmeni

ZATEN TOLGA ÇEVİK DE CEM YILMAZ'IN KIZKARDEŞİNİN KOCASI: Tolga Çevik'i komutlarıyla yönlendiren yönetmenin kim olduğu sırdı. İşte o yönetmen...

Komedi Dükkanı” fikri kimden çıktı?
Tolga Çevik: Geçen sene Plato Film “Bize televizyon için bir şeyler yapsana” dedi. “Ne yapayım?” dedim. “Ne istiyorsan yap” dediler. Komedi Dükkanı’nın formatını hazırladım. Bir araya geldik. Konuşurken Sinan Ağabey (Çetin) “İsmi ‘Komedi Dükkanı’ olsun” dedi..
Yönetmen: Komedi Dükkanı’nın isim babası Sinan’dır. Programı ona anlatır anlatmaz “İsmi ‘Komedi Dükkanı’ olsun” dedi.
TÇ: Komedi Dükkanı ismi program beğenilmezse “Dükkanlar açık kalmış” deyip dalga geçerler diye başta pek hoşuma gitmedi. Benim aklımda programın ismini “Komedi şeysi” koymak vardı.

‘PROGRAMIN FORMATI ASLINDA BU DEĞİLDİ’

Komedi şeysi?
TÇ: Tabi! “Neysi?” belli değil. Ona seyirci karar versin istemiştim. Ama Komedi Dükkanı ismini duyan herkes bayıldı. Başladığımızda programın formatı bu değildi. Biz bir stand up yarışması yapalım istemiştik.
Yarışmayı da ben yönetecektim. Sonra dedim ki “Ben stand up’çı değilim. O başka bir şey. Ben onun adamı değilim.”

Nesi var ki stand up’çıların?
TÇ: Bir şeyleri yok. Aksine çok da severim. Ayrıca yapanlara gıpta ederim. Bunu Türkiye’de en iyi yapan adam da benim akrabam. (Cem Yılmaz, Tolga Çevik’in eşi Özge Hanım’ın ağabeyi)

Cem Yılmaz ile aranız nasıldır?
TÇ: Ben Cem’e ne diyeyim ki adam işini 10 numara yapıyor. şimdi böyle bir adam varken başkasının çıkıp aynı işi yapması bana abesle iştigal gibi geliyor. Ben aktörüm. Aktör olarak komik bir şey oynamak başka komedyen olmak başka bir şeydir. Komedi Dükkanı’nda da aktörlük yapıyorum zaten. Ben komedyen olduğumu hiçbir zaman söylemedim. Böyle olduğuma da inanmıyorum. Mesela ben şu sıralar acilen çok ağlatan bir rol oynamak istiyorum. Hatta öyle bir oynayayım ki millet hüngür hüngür ağlasın.

‘KOMEDİ DÜKKANI ASLINDA ÇOK ACIKLI PROGRAM’

Ben Organize İşler’deki Süpermen rolünde seni hem komik hem de çok duygusal bulmuştum.
TÇ: Orada canlandırdığım karakter komikti ama içinde ciddi bir hüznü de vardı. Bak aslında burada herkesin kaçırdığı bir şey var. Komedi Dükkanı’nda yaptığımız iş aslında çok acıklı bir şey. Orada zavallı bir adam var. Hiçbir şey yapamayan, oyuncu olmayan çalışan ama beceremeyen, bu arada komik duruma düşen bir zavallı. Adam hiçbir şey yapamıyor. Ama her şeyi yapması isteniyor.

Senin gizemli yönetmen olarak Komedi Dükkanı’na girişin nasıl oldu?
Yönetmen: Aslında başladığımızda kafamızda yönetmen rolünü oynayacak kişi başka biriydi. Ben işin yapımcısı olarak sahne arkasındaydım. Çekimlere başlarken Tolga’nın ne anlatmak istediğini çok iyi
biliyordum. Yönetmen olarak düşündüğümüz arkadaşımız ise tam olarak anlayamadı. Fakat iş işten geçmişti. Salon ağzına kadar seyirci doluydu. Baktık ki olmayacak. Komedi Dükkanı’nı birlikte yaptığımız İlhan Uzundurukan beni kolumdan tutup içeri yolladı. “Fırat bu işi senden başka yapacak kimse yok. Hemen git ve yönetmen sen ol” dedi. O günden sonra da böyle devam ettik.

Sen aslında Komedi Dükkanı’nın yapımcısısın?
Yönetmen: Evet Plato Film’de yapımcı olarak Sinan Çetin ile birlikte çalışıyoruz.

‘HİÇBİR YAZILI METİN YOK KAFAMIZA GÖRE OYNUYORUZ’

Gerçekten hiçbir yazılı metin yok mu, aklınıza estiği gibi mi oynuyorsunuz?
TÇ: Benim büyük kayınbirader Can (Yılmaz) bize skeçler yazıyor. Fakat benden nefret ediyor. Çünkü
bugüne kadar o skeçleri hiç oynamadım. Yönetmen: Can’ın yazdıkları benim çok işime yarıyor. Çünkü Can başı sonu belli bir metin yazdığı için hikayenin nereden başlayıp nerede biteceğini ve nasıl gideceğini biliyorum.

Tolga, Cem Yılmaz gibi bir kayınbiraderinin olması insanı sahneye çıkarken korkutan bir şey mi?
TÇ: Korku değil ama başlarken bir endişem oldu. O da yaptığım iş acaba Cem Yılmaz’a karşı “Bak arkadaş o iş öyle değil, böyle yapılır” anlamına gelebilir mi endişesiydi. Çünkü ben asla böyle bir
saygısızlığın içinde bulunamazdım.

Nasıl yendin bu endişeyi?
TÇ: Düşündüm ki ben zaten başka bir şey yapacağım. Ben bir oyuncuyum ve orada oyuncu olmak isteyen bir zavallıyı oynayacaktım.

‘FIRAT SAHNEDE SONG GİBİ’

Gizemli yönetmenin oyunculuğunu nasıl buluyorsun?
TÇ: Komedi Dükkanı’na başlarken Fırat bize harika paslar atıyordu. Fakat şimdi Fırat bayağı bayağı Galatasaraylı Song gibi oldu. Defansta duruyor ama arada depar atıp gol de atıyor. Daha ne istersin ki? Komedi Dükkanı’nın yüzde 50’si Fırat. Hatta yapımcı ve oyuncu olmasının dışında arada rejiyle de
ilgilendiği için yüzde 50’den fazlası...

Yönetmen: Yok canım estağfurullah. Burada aslında bütün yük Tolga’da. Çünkü sahnede o var. Göz önünde olan o. En ufak bir hatada hiç kimse yahu bu yönetmen ne kadar kötü oynuyor demez. Direkt sahnedekine yüklenirler.

‘GİZEMLİ YÖNETMEN KOMEDİ DÜKKANI’NIN YAPIMCISI ÇIKTI’

Gizemli yönetmen sen kimsin anlatsana?
Yönetmen: Ben ne yönetmenim ne oyuncuyum ne de komedyenim. Ben aslında bir televizyoncuyum. Plato Film’in televizyon projelerinden sorumlu yapımcısıyım.

“Ben bu oyunculuk işini de iyi kıvırdım. Artık oyuncuk da yapmalıyım” diyor musun?
Yönetmen: Hayır asla demiyorum. Çünkü televizyon dünyasında bugüne kadar gizemli adamların bir süre sonra kendilerini tutamayıp başka işlere atladıklarını ve sonra nasıl rezil olduklarına çok şahit oldum. O havalara hiç girmem. Ben zaten televizyon dünyasının içindeyim. Bir sürü dizinin, programın yapımcılığını yapıyorum.

TÇ: Sen bakma onun öyle söylediğine ben kesin bir gün Fırat’ı televizyona çıkaracağım. Komedi Dükkanı’nda değil ama ileride başka bir programda Fırat ekrana çıkacak. Projesi hazır.

Yönetmen: Ben bu gazla yarın sahneye çıkar stand up yapmaya başlarım

‘YÖNETMEN PROFESYONEL BİR OYUNCU OLSAYDI KOMEDİ DÜKKANI TUTMAZDI’

Belki de kameranın önüne geçince büyü bozulacak...
TÇ: İnan bana çok daha başarılı olur. Konservatuarda hocalar bize “İyi oyuncu olmak istiyorsanız, oynamayın, doğal olun” derlerdi. Fırat bunu yapabiliyor. Çok zor bulunan bir yetenektir bu. Biz yönetmen
olarak Fırat’ın yerine bir oyuncuyla çalışsaydık şu an Komedi Dükkanı yoktu.

‘ALLAHIM NE OLUR SEYİRCİ GÜLSÜN DİYE DUA EDİYORUM’

Peki, gizemli yönetmen oyunculuğu sevdi mi?
Yönetmen: Oyunculuk çok zor bir şeymiş. 35 bölüm çektik. Her bölümde oyun başlayana kadar dakikalarca dua ediyorum.

“Allahım ne olur rezil olmayayım” diye mi?
Yönetmen: Yok. “Allahım ne olur seyirci gülsün” diye... Çünkü seyirci gülmezse çok kötü olur. şu ana kadar hiç gülmeden ayrılan olmadı Allah’a şükür.

TÇ: Aslında bir bölümde benim çok duygusal girdiğim ve seyirciyi neredeyse ağlatmak üzereyken bitirdiğim bir an var. Bizim bir hayalimiz de bu. Komedi Dükkanı’nın finalinde en son bölümde hep
beraber hüngür hüngür ağlayarak bitireceğiz.

‘KOMEDİ DÜKKANI’NI BİTİNCE TRAJİK VE DUYGUSAL BİR İŞ YAPACAĞIM’

Komedi Dükkanı bitince ne yapacaksınız?
TÇ: Komedi yapmayacağız. Tam tersi bir iş yapacağım. Çok ağır duygusal ve trajik bir proje var aklımda.
İzleyici garipsemez mi?
TÇ: Neden garipsesin ki?

Sen komik bir adamsın. Filmlerinde de Avrupa Yakasında da komik bir karakteri oynuyorsun?
TÇ: O işlerde bana komik bir rol yazılıyor da ondan. Seyircinin garipsemesi benim çok derdim değil. Komedi Dükkanı’nın ilk bölümü yayınlandığında da izleyicinin yarısı “Bu adamlar ne yapıyor orada?”dediler. Biz doğru olduğuna inanıyorsak para kazanmasak da o iş tutar.

Yönetmen: Biz Plato’da “Acaba televizyona ne koyarsak izleyici izler” demiyoruz. “Biz bir şey yapalım seyirci izlesin” diye yapıyoruz.

Bu biraz ukalalık olmuyor mu?
Yönetmen: Yok değil.
TÇ: Bunun altında yatan bir gerçek var. Mesela bu o kadar acıklı bir durum ki Türkiye’de Komedi Dükkanı’ndaki ‘arkadaşım’ adı altında en az 2 buçuk milyon insan var. Adam kendini seyredip gülüyor.

Tolga’ya neden “arkadaşım” da Salih Kalyon’a “beyefendi” idi?
TÇ: Onun mantığı şu: İki tane aynı jenerasyondan gelen insan var. İkisi de sıfır. Oyuncu olmaya çalışan bir beceriksiz ve başarılı ama şansız olduğu için son işini yapan ve bunun farkında bir yönetmen. Bunların yanında bir de kendilerinden daha tecrübeli ve yaşça daha büyük biri var.O da Salih Ağabeydi. Yönetmen de saygı gereği ona “beyefendi” diye hitap ediyordu.

‘TRT GENEL MÜDÜRÜ PARA HARİÇ HİÇBİR KONUDA BİZİ KIRMADI’

TRT her şeye rağmen hâlâ soğuk bir ekran. TRT’ye geçerken bunu düşündünüz mü?
TÇ: TRT’den yana bir korkumuz olmadı ama zaten yeni bir şeyi bir başka kanala geçirmekten korktuk. Dükkanın semtini değiştirirken tek korkum acaba müşteri yeni adreste bizi bulabilir mi, bulsa da gelir mi idi. Çok şükür müşteri hem buldu hem de geldi.
Yönetmen: TRT’nin Yeni Genel Müdürü İbrahim şahin bizzat istedi bu işi zaten. İyi ki de ona vermişiz. Çok doğru bir adam. Biz Plato olarak o güne kadar TRT’ye gidip de size bir iş yapalım dememiştik. İbrahim Bey sağ olsun bugüne kadar para hariç hiçbir konuda bizi kırmadı. (Gülüşmeler) Yanlış anlaşılmasın bunu şu anlamda söylüyorum. Çok büyük rakamlar konuşuldu. O rakamların çok altında TRT ile anlaştık.

‘16 MİLYON KİŞİ KOMEDİ DÜKKANI İZLİYOR’

Komedi Dükkanı neden bu kadar tuttu sizce?
Yönetmen: Bu kadar tutacağını ben de tahmin etmiyordum. Ama şunu çok iyi biliyordum ki bu işin çok özel ve kaliteli bir izleyicisi olacak. Çünkü yapılmamış bir işi yapıyorduk. Ve Tolga gibi bir adamla çalışıyorduk.
TÇ: Bize gelen rakamlara göre 12-16 milyon insan Komedi Dükkanı’nı seyrediyor. Bir araştırma şirketi buldu bu rakamı.

Yönetmen: Bir işin ne kadar tuttuğunu sokaktan ölçerim ben. Bu rakamlardan daha önemlisi sokaktaki
vatandaşın tepkisi. Bu müzik için de böyledir. Adam 1 milyon kaset satar ama sokakta kimse dinlemiyorsa o iş kötüdür.

‘HAYATIMDA HİÇBİRŞEY DEĞİŞMEDİ HALA KEBAPÇIDA HESAP ÖDÜYORUM’

Gizemli yönetmen olunca evde hanımın bakışları değişti mi?
Yönetmen: Daha kötü oldu. (Gülüşmeler) Öyle bir durum yok hayatımızda. Benim hayatımda bir şey değişmedi ki. Kebapçıda kebap yedikten sonra “Ağabey senden para mı alcağız?” deseler daha güzel
olurdu. Ama öyle bir şey olmuyor. Kebabı yiyor parasını da herkes gibi ödüyorum. Çünkü benim yüzümü tanımıyorlar.

Sesini de mi tanımıyorlar?
Yönetmen: Yüz binde bir tanıyan çıkıyor.
TÇ: Bir yerde beraber oturunca gelip
soruyorlar. Ama ben Fırat o an orada olsa bile “şu an burada yok” diyorum.

‘FIRAT ANNEM GİBİ OLDU’

Sahnede nasıl iletişim kuruyorsunuz?
Yönetmen: Tolga’ya sahnede “şunu yap” derken çok dikkat ediyorum. Sahnede yaptığı işe o kadar fazla konsantre oluyor ki şuradan şuraya atla diyorum o uçuyor. Bir yeri kırılacak diye ödüm patlıyor. O nedenle artık “ayağını şuraya koy öteki ayağınla şuradan şuraya geç” diyorum.
TÇ: Annem gibi oldu. “Arabayla Ankara’ya gidiyorum” diyorum. “Araba tehlikeli uçak bileti aldık. Sen uçakla git diyor.”

Tolga neden artık komedyenler siyasi mizah yapmıyorlar?
TÇ: Ben 6 yaşındayken 12 Eylül İhtilali olmuş. Benim babam avukat, çocukluğum boyunca bana “Aman oğlum” dedi durdu. şimdi sen benim nasıl siyasi mizah yapmamı beklersin. O nedenle bende siyaset yolu kapalı. Mizahtan, dramadan ötesi yok bende. Yeni komedyenler ya da oyuncular bu konuda hiçbir
yaşamışlığı olmayan bir nesilden geliyorlar.

Komedi Dükkanı ne kadar daha devam edecek?
TÇ: Bitmesine çok az kaldı. Gidişata da bakıyoruz. Bu hafta sezonun son Komedi Dükkanı yayınlanacak. Ardından yeni sezonda sezonun sonunu görmeden Komedi Dükkanı bitecek. Çünkü bir sezon daha gitmez. Komedi Dükkanı’nın bir sezonluk ömrü daha yok, olmamalı. Bu işin bir gerçeği var. İnsanları bıktırmamak lazım. Çok iyi şeyler iyiyken bitmeli. Yönetmen: Önümüzdeki sezon da TRT’de devam edeceğiz. Ama sezon bitmeden bir daha başlamamak üzere bitireceğiz. Kaç bölüm çekip bitireceğimize karar vermedik ama kaç bölüm çekmeyeceğimize verdik.

Komedi Dükkanı Nedir?
 
Komedi Dükkanı:Tolga Çevik ve Fırat Doğu Parlak'ın doğaçlama skeç yaptıkları,önce TV8 sonra TRT 1'de yayınlanan eğlence programıdır. Tolga Çevik'in hazırladığı ve sunduğu, Ebru Yalçın'ın yönetmenliğini yaptığı, Sinan Çetin'in yapımcılığını üstlendiği program ilk olarak TV8 kanalında yayınlandı.Daha sonra TRT 1 kanalına geçen programdan Salih Kalyon ayrılmıştır. Salih Kalyon'un ayrılmasının ardından yerine Hakan Yılmaz, Mert Arslan, Şevket Çoruh gibi her hafta farklı oyuncular konuk olmaktadır.

Programda daha önceden belirlenmiş konularda herhangi bir metne bağlı kalmaksızın doğaçlama olarak skeçler sergilenmektedir.Program halen yayınlanmaktadır. 1 Haziran tarihinde 2007-2008 sezonunun son bölümünü oynamıştır. Toplam 42 Bölüm oynamıştır.20 şubat 2009'da 62. bölümü oynandıktan sonra dükkan sezon finaline girmiştir.


Oyunlar
 

Oyun Oynardin
Sonic Sonic Oyun
Heli Kurtarma Macera Oyun
Tank Korunma Macera Oyun
Karayip Korsanları Macera Oyun
Örümcek Adam Elbiseler Macera Oyun
Mario ve Sonic Macera Oyun
Scooby Hayalet Ev Macera Oyun
Tilki Macera Macera Oyun
Supermanin Dönüşü Macera Oyun
Mario World Mario Oyun
Şeker Topla Macera Oyun
Tom ve Jerry 2 Macera Oyun
Tarzan Macera Oyun
Hulk Macera Oyun
fireman 2oyuncu Oyun
Turtles Robot Beceri Oyun
Hızlı Garson Beceri Oyun
Bmx Bmx Oyun
Basket Spor Oyun
Dj Remix Beceri Oyun
Tenis Sektirme Beceri Oyun
Kickbox Doevues Oyun
Hızlı Parkcı 2 Yaris Oyun
Okcu maymun Hedef Oyun
Shrek Çamurda Beceri Oyun
carkı felek.bmp
Rampalar Zeka Oyun
varmısın yokmusun.bmp
Köpek Yapboz Zeka Oyun
Tavla Tavla Oyun
Süper Dama Dama Oyun
Tenisci Kızı Giydir Spor Oyun
Amiga Bowling Spor Oyun
Basket Spor Oyun
Teketek Basketbol 2oyuncu Oyun
Buz hokeyi Spor Oyun
Bezbolcu Spor Oyun
Madness Motor Yaris Oyun
Bisiklet Yarışı Yaris Oyun
Smaç Voleybol Spor Oyun
Deniz Kızı Giydir 2 Giysi Oyun
Evli Çiftleri Giydir Gelin Oyun
Bahcıvan Sue Oyun
Ördek Avi Hedef Oyun
Hemşire Giydir Giysi Oyun
FaF Yarış Yaris Oyun
Tank Takip Yaris Oyun
Raccoon Yarışları Yaris Oyun
Yarış Motoru Yaris Oyun
VXR Araba Oyun
Araba Partisi Yaris Oyun
Turbo yarış Yaris Oyun
Turbo yarış Yaris Oyun
Bisiklet Yarışı Yaris Oyun
Çılgın Arabalar Araba Oyun
Saat
 



More Cool Stuff At POQbum.com

Film İzle
 

flim izle

  • TÜRK,FLİMLERİ
  • 100 Numaralı Adam

  • Acımasız

  • Adnan Menderes Belgeseli

  • H. Karagöz Neden Öldürüldü?

  • Hababam Sınıfı Askerde

  • Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı

  • Hababam Sınıfı Tatilde

  • Hababam Sınıfı Uyanıyor

  • Hababam Sınıfı Üç Buçuk

  • Hababam Taburu

  • Maskeli Beşler

  • GORA

  • Çılgın Dersane

  • Keloğlan Aramızda

  • Kibar Feyzo

  • Kurtlar Vadisi Irak

  • Vizontele

  • Vizontele Tuba

  • YABANCI,FLİMLER
  • Garfield 2

  • Korkunç Bir Film 4

  • Son Durak

  • Son Durak 3

  • Spiderman 2

  • Süperman Dönüyor

  • Taksi 3

  • Taxi Driver(Taksi Şoförü)

  • XXX-2

  • Tetikçi

  • Sitene Ekle

     
    ip-numaram.com IP adresi

     
    Bugün 32 ziyaretçi (52 klik) kişi burdaydı!
    Google
    > Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol